SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATINDA ŞİİR
Servet-i Fünun şiiri, Hamit’in şekilde yaptığı yeniliği, daha da genişletir. Bu geleneğe bağlı sanatçılar, Fransız şiirlerinden “sone” ve “terzerima” gibi nazım türlerini alırlar. Müstezadı yaygın ölçüde kullanırlar.
“Servet-i Fünun şiiri”nde kalıplaşmış vezinlerin dışına çıkılır. Bu dönemde Türk şiiri nazım şekilleri bakımından modernleşir. Türkçe aruza uygulanmaya çalışılır. Özellikle Fikret, bu konuda başarılı örnekler vermiştir.
“Son asır Türk şiiri incelendiğinde; daima soyuttan somuta; hayalden gerçeğe doğru bir ilerleyiş olduğu görülür. Şinasi ve Namık Kemal’in düşünceleri birinci dönemin, Hamid’in büyük ihtiras ve felsefileştirilmiş ızdırapları ikinci dönemin, Recaizade’nin aşırı içli duygu dünyası ile ara neslin küçük duygu tasvirlerine yer veren şiirleri, üçüncü dönemin başlangıcını gösterir. Edebiyatımızda bireysel düşüncelerle karıştırılmayan duygu, ancak Servet-i Fünun şiiri ile ilk kez şiirimize girer.
Servet-i Fünun sanatçıları edebiyatımıza yeni bir üsluptan önce, yeni bir duygu, yeni bir duyuş tarzı getirmişlerdir. Bu dönemde aşırı duyarlılık ve intihar ortak davranış şekilleridir. Hayal ile hakikat çatışması ilk defa Cenab Şahabettin’in şiirinde ortaya konur.
Bu geleneğe bağlı sanatçılarda ortak bir tabiat görüşü hakimdir. Özellikle Parnasyenlerde ve o sıralarda dergilerde görülen resim ve tablo merakı onları tabiata karşı son derece dikkatli kılar.
“Servet-i Fünun şiiri”nde kafiye göz için değil, kulak içindir. Bu gelenekte kafiye ahenk unsuru olarak ele alınır.
Şiirde anjanbmanlar kullanarak, şiiri nesre yaklaştırmaya çalışırlar. Cümleleri istedikleri kısalık ve uzunlukta kullanırlar. Cümleyi mısra ortalarında tamamlayarak, beş altı mısra kadar uzattıkları olur.
Bu toplulukta bireyselci sanat anlayışı şiire egemendir. Aşırı duygusallık ve yeni hayal dünyası kurma eğilimi onları bireyselci kılmıştır. Parnasizmin ve sembolizmin etkisiyle şiire resim ve musiki girer; ses ve ahenk şiire egemen olur. Tevfik Fikret dili ve tekniğiyle dış musikiyi; Cenap Şahabettin ise ince buluş, parlak, hayal ve mecazlarıyla iç musikiyi sağlar.
Şiir dilinde Arapça, Farsça kelime ve tamlamalar vardır. Batı etkisinden şiire yeni sözler girer.
Servet-i Fünun şirini Tevfik Fikret ve Cenap Şahabettin temsil ederler. Diğer şairler, özellikle Tevfik Fikret’in etkisinde kalarak şiir yazmışlardır.