Muallim Naci Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri

muallim naci hayatı edebi kişiliği ve eserleri

MUALLİM NACİ  (1850-1893)

HAYATI

1850’de İstanbul’da doğan Muallim Naci’nin babası Savaş Ali Bey, annesi Kafkas göçmenlerinden Fatma Zehra Hanım’dır. Asıl adı Ömer olan sanatçının babası 1857’de vefat edince Naci, o zamanlar bir Osmanlı şehri olan Varna şehrine, dayısının yanına göç etti. Daha küçük yaşlardan itibaren eski kültürle yoğrulmaya başladı. Halk şiirine de ilgi duyan şair, Arapça ve Farsça öğrenerek bu edebiyatların klasiklerini okudu. Daha sonra Fransızca’yı da öğrendi.

Sanatçı, Aziz Efendi’nin “Muhayyelat-ı Naci” isimli hikayesindeki “Naci” isimli kahramandan etkilendi ve şiirlerinde “Naci” mahlasını kullanmaya başladı. Tercüman-ı Hakikat gazetesinde tanıştığı gençler kendisine “Muallim” sıfatını verince “Muallim Naci” olarak ortaya çıktı.

Muallim Naci meslek hayatına 1876 yılında Varna Rüştiyesi’nde yedek öğretmen olarak başladı. Çalışkanlığından etkilenen Varna Matasarrıfı Sait Paşa onu yanına aldı. Sait Paşa görev dolayısıyla gittiği Rumeli ve Anadolu’nun değişik vilayetlerine onu da beraberinde götürdü. Sait Paşa ile Sakız’da üç yıl kalan Muallim Naci, Paşa’nın Berlin elçiliğine atanması üzerine Berlin’e gitmeyip İstanbul’a yerleşti. Hariciye’de(bugünkü Dışişleri Bakanlığında) göreve başladı.

1883’te memurluktan ayrılarak gazeteciliğe başlayan Naci, 1883-1885 yılları arasında Ahmet Mithat’ın çıkardığı Tercüman-ı Hakikat gazetesinde çalıştı. 1885’ten itibaren Galatasaray Sultanisi ve Mülkiye Mektebinde edebiyat öğretmenliğine başladı. Muallim Naci, tartışmalı bir şekilde ayrıldığı1 Tercüman-ı Hakikat gazetesinden sonra Saadet, Mürüvvet, Mecmua-i Muallim, Midadü’l İmdat, Tarık gibi süreli yayınlarda yazılar yazdı.

1833 yılında 43 yaşında vefat eden Muallim Naci, Sultan Mahmut türbesine defnedildi.

MUALLİM NACİ EDEBİ KİŞİLİĞİ

Muallim Naci Tanzimat Döneminde eski edebiyat yeni edebiyat tartışmalarını başlatan sanatçıdır. Eski edebiyatı savunan sanatçıların en güçlü kalemi olarak kendini kabul ettiren Naci, hem eski hem de yeni şiir kültürüne vakıf olmakla birlikte eski şiiri yaşatmaya çalışan bir şairdir.

Muallim Naci eski-yeni tartışmalarında “Demdeme” başlıklı yazılarında Recaizade Mahmut Ekrem’in yeni edebiyatı savunan görüşlerini yayımladığı “Zemzeme”lerine karşı eski edebiyatı savunan görüşlerini kaleme alır. Tartışma büyüyünce Recaizade Mahmut Ekrem, Dahiliye Nazırlığı’na2 başvurur ve tartışma devlet eliyle sona erdirilir.

Muallim Naci, şiirin eski edebiyattan tamamen koparılıp atılmasına karşı çıkar. Eski edebiyat ile yeni edebiyat arasında ahenkli bir bağ kurulmasını ister. Ancak dönemin yenilikçi şair ve yazarları tarafından gerici, eski kafalı olarak anlaşılır. Muallim Naci, aslında eski ile yeni arasında bocalayan ve nereye akacağı belli olmayan Türk edebiyatı için bir imkandır. Çünkü o hem eski edebiyatın yanlışlarının düzeltilmesini hem de olumlu gördüğü bir çok yeniliğin eski edebiyata aşılanmasını istemiş, Türkçenin sadeleştirilmesi gerektiğini dile getirmiş, yazılarında milliyet şuurunu anlatmıştır.

Naci’nin şiirlerinde açıklık, akıcılık ve orijinal buluşlar hakimdir. Şiirlerinde daha çok hüzün, can sıkıntısı, gurbet, yalnızlık, tevekkül vb. gibi temaları işlemiştir. Eski şiir anlayışı doğrultusunda yazdığı şiirlerinde daha çok Nedim ile Nabi’nin etkisinde kalmıştır. Muallim Naci, şiirde iyiyi ve güzeli bulmaya çalışmış, bir eserin şiir olabilmesi için hem söyleyiş (estetik) hem de içerik yönünden zengin olması gerektiğini iddia etmiştir. Ona göre şiirde ölçü ve uyak zorunlu değildir. Bu unsurlar şiiri daha da güzelleştiren süs unsurlarıdır.

Muallim Naci, aruz veznini Türk aruzu haline getiren nadir şairlerden biridir. Eski şiirin hayal unsurlarının yanında hayattan kaçış, kötümser, karamsar bir ruh hali şiirlerinde görülen belirgin özelliklerdir. “Şerare” ve “Fürüzan” adlı şiir kitaplarını eski şiir zevkiyle hazırlamıştır. Bu tür şiirlerinde en çok gazel, kıta ve mesneviyi tercih etmiştir.

Naci, eski şiirin kalıplaşmış mazmunlarını kırıp atmak istemiş, bu amaçla da “Gül” manzumesinde gül ve bülbülden hiç bahsetmemiştir. Yine aynı sanatçı “Telatum” manzumesinde deniz ile insanı ilk defa karşılaştırmıştır.

Muallim Naci yeni tarz şiirlerinde serbest nazım şekillerini kullanmıştır. O, Batı şiirini tamamen reddetmemiş, hatta Batılı şiir denemelerinde de bulunmuştur. “Kuzu”, “Şam-ı Gariban”, “Nusaybin Civarında Bir Vadi”, “Avcı” gibi şiirler bu yolda yazılmış şiirlerdir.

Muallim Naci, edebi tenkit bilgisine de sahip bir sanatçıdır. Edebiyat bilgi ve teorileri hakkında bilgi veren “Istılahat-ı Edebbiyye” isimli bir eser yazmıştır.

MUALLİM NACİ ESERLERİ

Muallim Naci’nin kaleminden yalnız şiir değil, edebi tenkit, mektup, tiyatro, tercüme, hatıra, yazıları, okul kitapları gibi değişik yazı türlerinin örnekleri de çıkmıştır. Başlıca eserleri şunlardır:

Şiirleri

  1. Terkib-i Bendi Muallim Naci (1874, Bağdatlı Rühi ve Ziya Paşa’ya nazire)
  2. Ateşpare (1883)
  3. Şerare (1884)
  4. FirUzan (1886)
  5. Sümbüle (1890)
  6. Mirat-ı Bedayi (1896)
  7. Yadigar-ı Naci (1897)
  8. Ertuğrul Bey Gazi (1894)

Edebi tenkitler

  1. Yazmış Bulundum (1884)
  2. Muallim (1886)
  3. Demdeme (1886)
  4. Müdafaaname (1886)

Mektup

  1. Muhaberat ve Muhaverat (1883)
  2. Şöyle Böyle (1884)
  3. Mektuplarım (1886)
  4. İntikad (1887).

Dil ve Edebiyat Eserleri

  1. Lügaf-ı Naci (1901)
  2. Islahat-ı Edebiyye (1891)
  3. Osmanlı Şairleri (1890)
  4. Esami (1891)

Hatıralar

  1. Ömer’in Çocukluğu (1890)
  2. Medrese Hatıraları (1886).

Ayrıca sanatçının daha bir çok çevirileri, makaleleri ve edebi yazıları vardır.

1)Tercüman-ı Hakikat’te yazdığı sıralarda eski-yeni çatışmalarında eski şiir anlayışını benimseyen gençlerin önderliğini yapmış ve yeni şiirin temsilcisi olan Recaizade Ekrem ile şiddetli edebi münakaşalara girmiş ve bu tartışmalardan rahatsız olan kayınbabası  Ahmet Mithat Efendi kendisini gazeteden uzaklaştırmıştı.

2)Bugünkü İçişleri Bakanlığı

Nabizade Nazım Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir