BEYOGLU’NDA (14)
Günbatımı
Süratle uzaklaşıyor
Galata Kulesi’nin eteklerinden;
Akşamın
Kasvetli ve dayanılmaz
Karanlığı
Çıkagelir Tünel’den.
Ve dikilir
İstiklal Caddesi’nin başucuna.
Anılar,
Kaybolur loş sokaklarda.
Umutlar
Donakalırlar köşe başlarında.
Son Tramvay da
Geçerken
Odakule’nin önünden,
Kimseler duyamaz
Mısırlı Han ve
Haçopulos Pasajı’nın
Unutulmuşluk feryatlarını.
Ne acıdır ki,
Bilen-tanıyan da yoktur
Gecenin
Geçen bu son tramvayını.
Bir dağılmışlığı yaşar
Galatasaray Meydanı.
Çoktan
Alkol komasına girip,
Kendinden bi haberdir
Çiçek Pasajı.
Bitip gitmiştir
Atlas Sineması.
Yorgun-argın
İnci Pastanesi ile
Yaslanırlar
Ağa Camii’ne.
Yerinde yeller esiyor şimdi,
Nerededir Lale Sineması.
Kaderi belli olmuştur,
Figürandır artık
Fitaş Sineması.
Fransız Konsolosluğu’nun önünde;
Ne terk ettiğim
Rum kızı var,
Ne de beklediğim
Aklımı başımdan alan
Çerkez kızı yar.
Günah keçisi olmuşum,
Boğazlıyor duygular.
Kuvvetli kollarıyla sarıp
Oturtur bir banka, beni
Taksim Meydanı.
Bırak der, şiirlerini.
Kes artık
Uçan balon yaşamın ipini.
Çaresizce
Gözüme kestirdiğim bir bankta,
Kedi gibi kıvrılıp uyurum.
Gecenin geç saatleri
Başucumda söyler ninnilerini.
Taksi Meydanı’nın
Misafiriyim bu gece.
Renksiz, desensiz rüyalar,
Alıp götürürler beni
Bilinmeyen o meçhule…
Dursun TOMBUL (9.7.2003 – 2.Şiir Kitabımdan)