Tanzimat Edebiyatında Roman ve Hikaye

tanzimat edebiyatında roman
edebiyat akademi youtube kanalı

Tanzimat Edebiyatında Roman ve Hikaye

Roman, Türk edebiyatına ilk defa Tanzimat Dönemi’nde tercüme yoluyla girmiş bir edebi türdür. İlk olarak Yusuf Kamil Paşa, Fransız yazar Fenelon’un “Telemak’ın Maceraları” adlı eserini “Telemak” adı ile çevirdi. Böylece Türk okuyucusunu roman ile tanıştırdı. Daha sonra Victor Hugo’nun “Sefiller”i, Daniel Defoe’nun “Robinson Crusoe”su. Aleksander Dumas Pere’in “Monte Kristo”su, Chateaubriand’ın “Atala”sı ve Bemard De Saint Pierre’in “Pol ve Virjini”si gibi dünyaca tanınmış romanlar tercüme edildi. Tercüme roman çalışmaları Tanzimat Dönemi’nin sonuna kadar devam etti. Özellikle macera, kahramanlık ve romantik aşk romanları okuyucular tarafından rağbet gördü. tanzimat dönemi romanı

Roman Ve Hikayeden Önce Uzun Olaylar Nasıl Anlatılıyordu?

Türk okuyucusu henüz Batılı roman örneklerini tanımıyorken, halk ve divan edebiyatlarından gelen değişik nazım ve nesir hikayelerini okuyordu. Okuma yazma bilen tahsilli kesim daha çok divan edebiyatı nazım şekillerinden olan ve uzun olayları anlatmaya uygun yapıları bulunan mesnevileri ( Leyla ile Mecnun, Yusuf ile Züleyha. Hüsrev ü Şirin mesnevileri gibi) okuyor, okuma yazması olmayan halk kesimi ise halk hikayelerini, destanları veya menkıbeleri ( Kerem ile Aslı, Tahir ile Zühre, Ferhat ile Şirin, Battal Gazi Destanları vb. gibi) halk ozanlarından saz eşliğinde dinliyordu. Yani Türk edebiyatında henüz roman yokken Türk halkı Doğunun yaşam ve felsefesine ait romantik, kahramanlık veya dini hikayelerle bu ihtiyacını karşılıyordu. tanzimat dönemi hikaye

Batı romanının Tanzimat devrindeki ilk tercümeleri ve ilk Türk romancıları karşılarında böyle bir okuyucu kitlesi buldu. Bu okuyucuların tamamen ayrı bir teknikle oluşturulan hikaye ve romana alıştırılmaları iki tarzda gerçekleştirildi. Birinci tarz; Ahmet Mithat Efendi’nin tarzıdır. Yani,  toplumun tamamına hitap etmeye çalışan ve Batılı romanla halk hikayelerini uzlaştırmaya çalışan tarzdır. Bu tarz, halk hikayelerinin bir çeşit modernleştirilmesidir. İkinci tarz ise, Namık Kemal’in tarzı, yani halk hikayelerini dikkate almadan doğrudan doğruya Batılı roman tekniğini uygulamaya çalışan tarzdır. tanzimat dönemi romanı

Tanzimat’ın ilk döneminde hikaye ve romanlar yeni bir düz yazı türünün gelişmesini, yepyeni bir duygu ve düşünce ortamını hazırlar. Bu dönem romanlarının amacı topluma yol göstermek ve okuyucuları aydınlatıp yüceltmektir. Tanzimat Dönemi’nde  birinci kuşak romancıları özellikle romantizmin etkisinde kalarak eserler verirken, ikinci kuşak sanatçıları ise romanda romantizme karşı çıkıp, duygu ve hayalin hakimiyetini ortadan kaldırarak gözlem ve deneye dayanan realist ve natüralist akımı benimsemişlerdir. tanzimat dönemi hikaye

Tanzimat Dönemi’nde Batı medeniyetine ait unsurların toplumda plansız, gelişigüzel ve hızla yayılışı, devrin gerçek aydınlarını düşündüren sorunlardan biri olmuştur. Yarım aydınların Batı medeniyetiyle çok yüzeysel bir teması sonucunda Batı medeniyetine ait lüzumsuz ayrıntılara bağlanmaları, gerçek aydınların şiddetli tepkileri ile karşılaşmış ve bu tepkiler romanlara da konu olmuştur. tanzimat dönemi romanı

Türk halkının her alanda Batılılaşması, modernleşmesi ve cehaletten kurtulması inancında olan Ahmet Mithat Efendi, hikaye ve romanlarında Türk halkının çağdaş medeniyet ve yaşama uymayan düşüncelerini ve yaşam tarzlarını değiştirmeye ve hicvetmeye çalışmıştır. Özellikle batıl inançlar ve zararlı adetleri okuyuculara göstermek istemiştir. Romanlarında Batılılaşmanın hangi yönde olması gerektiğini anlatmaya çalışmış, Batılılaşmayı yanlış anlayanları eleştirmiştir. Bu yönüyle de ansiklopedik roman geleneğini başlatmıştır. tanzimat dönemi hikaye

Fransız romantiklerinin etkisinde kalmış olan Namık Kemal, tiyatro hakkındaki “faydalı eğlence” anlayışını romanlarında da­ uygulamış, romanlarda insan psikolojisi ve toplumsal konular üzerinde durmuş ve romanda olayın gerçek ya da gerçeğe yakın olaylardan seçilmesi gerektiğini savunmuştur. Namık Kemal, Türk edebiyatında ilk edebi romanın (İntibah) ve ilk tarihi romanın (Cezmî) yazarı olarak Türk romanının tarihi gelişimindeki yerini almıştır.

Araba sevdası adlı romanı ile, yanlış Batılılaşmayı ele alanlardan biri de Tanzimat’ın ikinci neslinden olan Recaizade Ekrem’dir. Roman, Batıya duyulan çarpık özentinin yanlışlığı, Bihruz Bey gibi mirasyedi bir gencin zevk ve safa alemlerinin anlatıldığı bir yaşantıdan yola çıkılarak anlatıldığı bir eserdir. Romanda gerek olay, gerekse karakterler tamamıyla tabir ve yerlidir. Karakterlerin ve olayların tasvirinde realizme son derece sadık kalınmış ve Türk romanında 1880’den sonra yer almaya başlamış olan realist eğilime başarılı bir örnek kazandırılmıştır. tanzimat dönemi romanı

Samipaşazade Sezai ve Nabizade Nazım’ın romanlarında daha çok realist ve natüralist anlayışlar hakim olmuştur. Samipaşazade Sezai “Sergüzeşt” romanında o dönemde yaygın olan cariyelik ve esaret konusunu realist bir yaklaşımla işlemiştir. Recaizade Mahmut Ekrem “Araba Sevdası” (ilk realist roman olarak kabul edilir) romanında yine realist bir yaklaşımla yanlış batılılaşmayı ve alafrangalığı tenkit etmiştir. tanzimat dönemi hikaye

Tanzimat döneminin ikinci nesli içinde yer alan Samipaşazade Sezai, “Sergüzest” ve “Küçük Şeyler” adlı romanlarıyla dikkate değer. Sergüzeşt’te bir paşanın oğlunun bir cariye ile aşkı anlatılır. Romanın ilk kısmında hemen her cariyenin hayatında yer alan kölelik ızdırapları anlatılır. Ancak yazar, yakın çevresinde görmediği için kendi gözlemleri  yerine, bu ızdırapları anlatabilmek için başka kaynaklara başvurmak, mesela Hugo’nun Sefiller’inden faydalanmak zorunda kalmıştır. “Küçük Şeyler” yazarın küçük hikayelerini toplar. Bunların batı tekniğinde yapılmış ilk Türkçe denemeler olmaktan başka, önemsenecek bir değerleri yoktur. tanzimat dönemi romanı

Tanzimat’ın ikinci neslinden en fazla dikkat çeken sanatçılardan biri de Nabizade Nazım’dır. Şiirde sadece bir amatör olarak kalmış olan Nabizade Nazım, çok genç yaşta ölmesine rağmen hikaye ve roman alanında adını unutulmazlar arasına yazdıracak eserler vermiştir. Nabizade, Tanzimat Edebiyatı’nın son yıllarında kendisini göstermeye başlayan, realist ve natüralist eğilimin temsilcilerinden biridir. Ancak o vakte kadar romantizmle yoğurulmuş olan okuyucunun baskısını hissettiği için bazı hikayelerinde yer yer romantizme kapılmaktan kurtulamamıştır. tanzimat dönemi hikaye

Nabizade’nin eserlerinden Karabibik’in önsözü, Türk Edebiyatı’nda realizm ve natüralizmin ilk ve küçük bir beyannamesi halindedir. Yazar, burada yanlış olarak “insanın ve toplumun yalnız kötü yönlerini anlattığı” sanılan realizm ve natüralizmin gerçekte ne olduğunu açıkladıktan sonra, bunlara bir örnek olarak da Karabibik’i yazdığını söyler. Gerçekten bu roman, tam anlamıyla realist sayılabilecek ilk Türk romanıdır. Vakası Antalya’nın bir köyünde geçen hikaye köy hayatını gerçekçi bir şekilde yansıtır. Yazar gerçeğe sadık kalmak için köylülerin şivelerini de aynen vermiştir. Bu durumu ile Karabibik, son devir Türk edebiyatındaki köy roman ve hikaye tarzının da ilk örneği sayılır.

Nabizade Nazım asıl başarısını “Zehra”da gösterir. Büyük hikayedeki denemelerinden sonra romana geçen ve büyük bir gözlem ve araştırma gücüne sahip bulunan Nazım,  “Zehra”da bir kıskançlık temasına oturtulmuş olan olayı ve olayların geçtiği çevreleri realizme tam olarak uygun bir şekilde tasvir başardığı gibi, karakterlerin tasvir ve tahlilinde de aynı başarıya ulaşır. Romandaki psikolojik tahliller, hele kıskançlık psikolojisinin geliştirilmesi ve ayrıca bazı sosyal çevrelerin tanıtılması dikkate değer bir özenle yapılmıştır. Bu bakımdan Zehra, Türkçe’de ilk psikolojik roman denemesi olarak da kabul edilebilir. tanzimat dönemi romanı

Tanzimat ikinci devir roman anlayışını tamamlamak için, İstanbul’un yanlış batılılaşmış çevrelerindeki hayatı çok realist bir şekilde anlatan “Diyana” ve “Meraret-i Hayat” adlı iki küçük roman yazmış olan Mehmed Münci’yi; ve İslam Birliği ideolojisini ele alan “Turfanda mı yoksa Turfa mı?” romanının yazarı Mehmed Murad’ı da kaydetmek gerekir. Devrinin siyasi olaylarına muhalif olarak karışan ve “Mizan” adında bir gazete çıkardığı için Mizancı Murad Bey diye de anılan yazar, siyasi mücadelelere de yer verdiği bu romandaki gözlemleri ve çevre tasvirleri ile dikkati çekmektedir. Eser Karabibik ile birlikte köy romanının öncüleri arasında yer alır. tanzimat dönemi hikaye

Sonuç olarak Tanzimat romanı, ilk olması nedeniyle teknik yönden birçok zayıf noktalara sahiptir. Tasvir ve portrelerde yeterli derecede başarı sağlanamamış, kahramanlar çoğu kez tek yönlü olarak ya bütünüyle iyi ya da bütünüyle kötü gösterilmişlerdir. Bir çok romanda yazar kişiliğini gizleyememiş; romanın değişik yerlerinde olay ya da kişiye müdahale etmiştir. Hatta bazen Ahmet Mithat’ın yaptığı gibi bazen de okuyuculara ahlak dersi vermeye çalışılmıştır. Türk romanının hem teknik hem de muhteva bakımından kendisini ispat etmesi ancak Servet-i Fünun döneminde Halit Ziya’nın romanlarıyla mümkün olacaktır. tanzimat dönemi romanı

Tanzimat döneminde yazılmış bazı romanlar aşağıda belirtilmiştir:

  1. Telemak: İlk çeviri roman (1862, Çev:Yusuf Kâmil Paşa)
  2. Letaif-i Rivayat: İlk hikaye kitabı (1870, Ahmet Mithat Efendi)
  3. Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat: İlk telif roman (1875, Şemsettin Sami)
  4. İntibah: İlk edebî roman (1876, Namık Kemal)
  5. Cezmi: İlk Tarihi roman (1881, Namık Kemal)
  6. Araba Sevdas: İlk realist roman (1888, Recaizade Mahmut Ekrem)
  7. Karabibik: İlk köy romanı (1890, Nabizade Nazım)
  8. Zehra: İlk psikolojik roman (1896, Nabizade Nazım)

Tanzimat Döneminde Tiyatro

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir